İPAR’ ın düzenlemiş olduğu “çocukların gelişiminde parkların rolü” konulu panel Atrax 2022 fuarında büyük ilgi gördü.
Macera ve çocuk parklarının, gelişim çağındaki çocukların bireysel ve sosyal gelişimlerine olan etkilerinin ele alındığı panelde, alanlarında uzman akademisyen ve sektör temsilcileri konuya farklı bir bakış açısı getirerek ; parkların çocukların gelişiminde ne denli önemli olduğuna vurgu yaptılar.
Moderatörlüğünü, İPAR Uluslararası İlişkiler Komisyon Başkanı Şöhret Pakiş’in yaptığı panele, Kocaeli Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi SBF Dekan Yardımcısı ve Rekreasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Elif Karagün, KidZania İstanbul Genel Müdürü Ebru Timur, İPAR Çocuk Parkları Komisyon Üyesi Burak Eroğlu, İPAR Yönetim Kurulu Üyesi Furkan Budak konuşmacı olarak katıldılar.
İPAR Uluslararası İlişkiler Komisyon Başkanı Şöhret Pakiş, 2022 yılı hedeflerinin parkların çocukların gelişimine olan etkilerinin araştırılması olduğunu ve bu projenin bir ilk olduğu bilgisini paylaştı.
İPAR Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Daştan, yaptığı açılış konuşmasında, İPAR’ın kurulduğundan bu yana parkların güvenliğini sağlamak için, sektör ile ilgili imalatçı, işletmeci, tedarikçi, eğitmen vb. gibi tüm firmaları bir araya toplayarak yön veren bir kuruluş vizyonunda olduklarını belirtti. Daştan, çocukların gelişimine katkı sağlamayı öncelikli olarak gördüklerini bu bağlamda parkların uluslararası standartlarda imal edilmesi gerektiğini vurguladı. Parkların önemsizleştirildiğini, birçoğunun standart dışı ve denetimsiz olduğunu açıkladı. Parkların bakımsız ve güvensiz olmasının en önemli sebebi olarak üretimden montaja yasal bir düzenlemenin olamamasını gösterdi. Çocukları doğa ile baş başa bırakmak için çok yolumuz varken, sözde parklara çocukları almayı riskli gördüklerini ifade eden Daştan, ağır ve hafif kazaları ortadan kaldırmak için macera ve çocuk oyun parklarının uluslararası standart ve kalitede imalat ve işletilmelerine yönelik yasal düzenlemelerin yapılmasını sağlamanın önemine vurgu yaptı.
“Çocuklarımıza öğrenilmiş çaresizliği değil öğrenilmiş çareyi, çarenin nasıl üretileceğini öğretmemiz gerekiyor”
Kocaeli Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi SBF Dekan Yardımcısı ve Rekreasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Elif Karagün, aslında hayata oyun ile başladığımızı, geçmişimize de dönüp baktığımızda oyunun en temel besinimiz olduğunu vurguladı. Renk ve oyunun anlamının, eğlencenin insan yaşamındaki koruyucu rolünün, adrenalin salınımdan, nörolojik boyutlarına kadar öneminin çok büyük boyutlarda olduğunu belirten Karagün: “Empati becerilerimizi yok ediyoruz; Seyirci etkisi ile çocuklardan oyunu soyutluyoruz. Çocuklarımıza öğrenilmiş çaresizliği değil öğrenilmiş çareyi, çarenin nasıl üretileceğini öğretmemiz gerekiyor” paylaşımında bulundu. Eğlencenin değişmeyen tek şey olduğunu ifade eden Karagün, günümüzde oyun terapilerinin, masal terapilerinin, dans terapilerinin olduğunu, bilimsel olarak, oyuncakların etkisinin eğitim sistemine dahil olmak zorunda olduğunun altını çizdi. Çocuğun oyun ile kendini dışa vurduğunu açıklayan Karagün, parkların tasarımında, duygusal ergonominin artık dahil edilmek zorunda olduğunu ifade etti. Teknolojinin hayatın vazgeçilmezi olduğunu açıklayan Karagün, mutlaka denetlenmesi, kurallarının koyulması gerektiğine önemle vurgu yaptı. Çocuklara kendini, toplumu sevme, pozitif olma, kendini bu anlamda kontrol etme yeterliliklerinin sağlanması gerektiğini belirtti.
Çocuk oynarken, analitik, çözüm odaklı düşünmeye odaklanıyor
İPAR Yönetim Kurulu Üyesi Furkan Budak, çocuk gelişimin, fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak 3 ana kavramdan oluştuğuna değindi. Budak konu hakkında: “Fiziksel yanı en önemli kısmıdır. Çocuk, gerçek hayatta hareket ederken, oyun oynarken kendi vücudunu, kas grubunu tanıyor. Zihinsel yanı, aslında fiziksel gelişimin bir önceki kısmıdır. Bu aşamada çocuk oyunu oynarken çözmesi gereken problemler ile karşılaşıyor. Analıtik, çözüm odaklı düşünüyor. Sorunları küçük parçalara ayırıp çözüyor ve tüme varıyor. Duygusal yanında ise çocuk, ailesi ile ilk defa birlikte yan yana oynuyor. Kendinin ailesinden belki de çok daha iyi yaptığı faaliyet alanlarını görüyor. Bu durum, çocukta cesaret, hızlı karar alma, hızlı düşünme yönlerini geliştiriyor.” açıklamasını yaptı. Parkların tasarımı hakkında soyutluğun çok önemli olduğunu vurgulayan Budak, renklerin dahi çok önemli olduğunu ve çocuğun oyunu kendi kendine yaratabilmesi için tasarımlar yaptıklarını açıkladı. Dijital olarak oyunun kötü bir şey olmadığını ancak burada zararın eşik seviyesinin önemli olduğunu vurgulayan Budak, gerçeklikle sanalın karıştığını evrede zararın ortaya çıktığını ifade etti.
“Başka bir dünya geliyor ve değişimin eşiğindeyiz”
KidZania İstanbul Genel Müdürü Ebru Timur, 10 bin metrekare bir alanda, 4-14 yaş arası bütün çocuklara, 22 senedir hizmet verdiklerini ifade etti. Timur: “ Genel olarak çocuk gruplarına oyun alanlarında baktığımızda 4 yaşına kadar bütün çocukların aynı olduğunu görüyoruz. 7 yaşından sonra toplumdan etkileniyorlar. Ailesinden, çevresinden ve akranlarından öğrendikleri meslek gruplarına yoğunlaşıyor, bildiklerinden ilham alıyor ve onları yapmak istiyorlar. Genel durum için diyebiliriz ki, aslında başka bir dünya geliyor ve değişimin eşiğindeyiz.” dedi. Teknolojiyi parklara entegre etmeye çalıştıklarını belirten Timur, konu hakkında: “7-14 yaş arası her 5 çocuktan biri interneti tehlikeli olarak görebiliyor. Burada yetişkinlerin çocuklara her şeyi anlatmak gibi çok önemli bir rolü var. Gelecekte başka bir boyutta olacağız.” dedi.
“Tek dili konuşmamız ve dernekleşmemiz çok önemli”
İPAR Çocuk Parkları Komisyon Üyesi Burak Eroğlu, çocuk hakları sözleşmesi gereği oyunun, her çocuğun hakkı olduğuna vurgu yaptı. Türkiye ise her dört çocuk çocuktan birinin yeni nesil oyun hakkına eriştiğini açıkladı. Eroğlu: “Çocuklar bu yeni nesil oyun parklarına erişemedikleri durumda tüm bu güzel düşünceler de bir yerde kalıyor. Önemli olan tek dili konuşmamız bu açıdan dernekleşme çok önemli. Özel yatırımlar söz konusunda olduğunda ticari olarak bakılıyor. Oysa çocuk oyun grupları kamuya mal olmuş ürünler. Yerel yönetimlere bunu çok iyi anlatmamız gerekiyor.” bilgisini paylaştı.
Macera ve çocuk parklarının, gelişim çağındaki çocukların bireysel ve sosyal gelişimlerine olan etkilerinin ele alındığı panelde, alanlarında uzman akademisyen ve sektör temsilcileri konuya farklı bir bakış açısı getirerek ; parkların çocukların gelişiminde ne denli önemli olduğuna vurgu yaptılar.
Moderatörlüğünü, İPAR Uluslararası İlişkiler Komisyon Başkanı Şöhret Pakiş’in yaptığı panele, Kocaeli Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi SBF Dekan Yardımcısı ve Rekreasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Elif Karagün, KidZania İstanbul Genel Müdürü Ebru Timur, İPAR Çocuk Parkları Komisyon Üyesi Burak Eroğlu, İPAR Yönetim Kurulu Üyesi Furkan Budak konuşmacı olarak katıldılar.
İPAR Uluslararası İlişkiler Komisyon Başkanı Şöhret Pakiş, 2022 yılı hedeflerinin parkların çocukların gelişimine olan etkilerinin araştırılması olduğunu ve bu projenin bir ilk olduğu bilgisini paylaştı.
İPAR Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Daştan, yaptığı açılış konuşmasında, İPAR’ın kurulduğundan bu yana parkların güvenliğini sağlamak için, sektör ile ilgili imalatçı, işletmeci, tedarikçi, eğitmen vb. gibi tüm firmaları bir araya toplayarak yön veren bir kuruluş vizyonunda olduklarını belirtti. Daştan, çocukların gelişimine katkı sağlamayı öncelikli olarak gördüklerini bu bağlamda parkların uluslararası standartlarda imal edilmesi gerektiğini vurguladı. Parkların önemsizleştirildiğini, birçoğunun standart dışı ve denetimsiz olduğunu açıkladı. Parkların bakımsız ve güvensiz olmasının en önemli sebebi olarak üretimden montaja yasal bir düzenlemenin olamamasını gösterdi. Çocukları doğa ile baş başa bırakmak için çok yolumuz varken, sözde parklara çocukları almayı riskli gördüklerini ifade eden Daştan, ağır ve hafif kazaları ortadan kaldırmak için macera ve çocuk oyun parklarının uluslararası standart ve kalitede imalat ve işletilmelerine yönelik yasal düzenlemelerin yapılmasını sağlamanın önemine vurgu yaptı.
“Çocuklarımıza öğrenilmiş çaresizliği değil öğrenilmiş çareyi, çarenin nasıl üretileceğini öğretmemiz gerekiyor”
Kocaeli Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi SBF Dekan Yardımcısı ve Rekreasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Elif Karagün, aslında hayata oyun ile başladığımızı, geçmişimize de dönüp baktığımızda oyunun en temel besinimiz olduğunu vurguladı. Renk ve oyunun anlamının, eğlencenin insan yaşamındaki koruyucu rolünün, adrenalin salınımdan, nörolojik boyutlarına kadar öneminin çok büyük boyutlarda olduğunu belirten Karagün: “Empati becerilerimizi yok ediyoruz; Seyirci etkisi ile çocuklardan oyunu soyutluyoruz. Çocuklarımıza öğrenilmiş çaresizliği değil öğrenilmiş çareyi, çarenin nasıl üretileceğini öğretmemiz gerekiyor” paylaşımında bulundu. Eğlencenin değişmeyen tek şey olduğunu ifade eden Karagün, günümüzde oyun terapilerinin, masal terapilerinin, dans terapilerinin olduğunu, bilimsel olarak, oyuncakların etkisinin eğitim sistemine dahil olmak zorunda olduğunun altını çizdi. Çocuğun oyun ile kendini dışa vurduğunu açıklayan Karagün, parkların tasarımında, duygusal ergonominin artık dahil edilmek zorunda olduğunu ifade etti. Teknolojinin hayatın vazgeçilmezi olduğunu açıklayan Karagün, mutlaka denetlenmesi, kurallarının koyulması gerektiğine önemle vurgu yaptı. Çocuklara kendini, toplumu sevme, pozitif olma, kendini bu anlamda kontrol etme yeterliliklerinin sağlanması gerektiğini belirtti.
Çocuk oynarken, analitik, çözüm odaklı düşünmeye odaklanıyor
İPAR Yönetim Kurulu Üyesi Furkan Budak, çocuk gelişimin, fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak 3 ana kavramdan oluştuğuna değindi. Budak konu hakkında: “Fiziksel yanı en önemli kısmıdır. Çocuk, gerçek hayatta hareket ederken, oyun oynarken kendi vücudunu, kas grubunu tanıyor. Zihinsel yanı, aslında fiziksel gelişimin bir önceki kısmıdır. Bu aşamada çocuk oyunu oynarken çözmesi gereken problemler ile karşılaşıyor. Analıtik, çözüm odaklı düşünüyor. Sorunları küçük parçalara ayırıp çözüyor ve tüme varıyor. Duygusal yanında ise çocuk, ailesi ile ilk defa birlikte yan yana oynuyor. Kendinin ailesinden belki de çok daha iyi yaptığı faaliyet alanlarını görüyor. Bu durum, çocukta cesaret, hızlı karar alma, hızlı düşünme yönlerini geliştiriyor.” açıklamasını yaptı. Parkların tasarımı hakkında soyutluğun çok önemli olduğunu vurgulayan Budak, renklerin dahi çok önemli olduğunu ve çocuğun oyunu kendi kendine yaratabilmesi için tasarımlar yaptıklarını açıkladı. Dijital olarak oyunun kötü bir şey olmadığını ancak burada zararın eşik seviyesinin önemli olduğunu vurgulayan Budak, gerçeklikle sanalın karıştığını evrede zararın ortaya çıktığını ifade etti.
“Başka bir dünya geliyor ve değişimin eşiğindeyiz”
KidZania İstanbul Genel Müdürü Ebru Timur, 10 bin metrekare bir alanda, 4-14 yaş arası bütün çocuklara, 22 senedir hizmet verdiklerini ifade etti. Timur: “ Genel olarak çocuk gruplarına oyun alanlarında baktığımızda 4 yaşına kadar bütün çocukların aynı olduğunu görüyoruz. 7 yaşından sonra toplumdan etkileniyorlar. Ailesinden, çevresinden ve akranlarından öğrendikleri meslek gruplarına yoğunlaşıyor, bildiklerinden ilham alıyor ve onları yapmak istiyorlar. Genel durum için diyebiliriz ki, aslında başka bir dünya geliyor ve değişimin eşiğindeyiz.” dedi. Teknolojiyi parklara entegre etmeye çalıştıklarını belirten Timur, konu hakkında: “7-14 yaş arası her 5 çocuktan biri interneti tehlikeli olarak görebiliyor. Burada yetişkinlerin çocuklara her şeyi anlatmak gibi çok önemli bir rolü var. Gelecekte başka bir boyutta olacağız.” dedi.
“Tek dili konuşmamız ve dernekleşmemiz çok önemli”
İPAR Çocuk Parkları Komisyon Üyesi Burak Eroğlu, çocuk hakları sözleşmesi gereği oyunun, her çocuğun hakkı olduğuna vurgu yaptı. Türkiye ise her dört çocuk çocuktan birinin yeni nesil oyun hakkına eriştiğini açıkladı. Eroğlu: “Çocuklar bu yeni nesil oyun parklarına erişemedikleri durumda tüm bu güzel düşünceler de bir yerde kalıyor. Önemli olan tek dili konuşmamız bu açıdan dernekleşme çok önemli. Özel yatırımlar söz konusunda olduğunda ticari olarak bakılıyor. Oysa çocuk oyun grupları kamuya mal olmuş ürünler. Yerel yönetimlere bunu çok iyi anlatmamız gerekiyor.” bilgisini paylaştı.