AŞİRET KIZI BERİVAN GÖKOĞLU YILDIZSOY'UN AZMİ TABULARI YIKTI

Televizyonlarda merakla izlenen filmlere konu olan, batıda yaşayanların çok fazla anlam veremediği ancak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bir gelenek ve kültür olan aşiretler, günümüzde halen geniş kitlelere hitap ederek, varlığını etkin olarak sürdürüyor.

Toplumdaki genel kanı doğulu ve aşirete mensup olan kız çocuklarının okutulmadığı, erken yaşta evlendirildiği ve erkekler gibi çalışma hayatının içinde olmadıkları yönünde. Ancak, bu tabuları Şanlıurfalı bir aşiret kızı olan Berivan Gökoğlu Yıldızsoy yıktı. Hem bir aşiret kızı, hem de aşiret gelini olan Yıldızsoy’un  öğrenciliğinden iş hayatına kadar verdiği mücadele ve azmi doğulu kadınlara model oldu.

Kendisi Şeddadi Aşiretine, eşi Dr. Sabri Yıldızsoy ise Şeyhhanlı Aşiretine mensup olan 3 çocuk annesi Berivan Gökoğlu Yıldızsoy, aynı zamanda 11.  dönem  milletvekili Aziz Gökkan’ın torunu.

“Bir aşiretin kadınları o aşiretin vicdanıdır, başının dikliğidir, yüzünün aklığıdır. Bize  böyle öğretildi. Bir aşiret kadınıysanız, doğumunuzdan itibaren böyle yetiştirilirsiniz. Topraklarınızdan ayrılsanız bile duruşunuz, hareketiniz, tavrınız o aşiretin kültürünü yansıtır. Bu çağda mı? diyenler olabilir ama 'aşirete mensup' olmak böyle bir şeydir” şeklindeki sözleriyle aşiret kadını ve gelini olmanın zorluklarını dile getiren Berivan Gökoğlu Yıldızsoy, şöyle devam etti:

“Aşiret kadını olmanın yükleri, sorumlulukları ağırdır aslında. Görünüşte bir anne ve babanın kızı olabilirsiniz ama aslında bütün aşiretin kızısınızdır. Yaşantınızdaki artılar ve eksiler aşirete yansır. Aşirete mensup olmanın zorlukları olsa da aslında arkanızda koskoca bir ailenin varlığını hissetmenin verdiği gurur o zorlukları daha kolay yenmenizi sağlıyor.”

Çiftçilikle uğraşan ailesinin isteğiyle Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümünü seçmek zorunda kaldığını anlatan Berivan Gökoğlu Yıldızsoy, Türk – Çin İşadamları Derneği’nin Güneydoğu'daki tek üyesi olarak 2014 yılında  gittiği  Çin gezisinin meslek hayatının dönüm noktası olduğunu söyledi.

Çin'in cadde ve sokaklarındaki ambiyansın kendisini çok etkilediğini ve peyzaj işi yapmaya karar verdiğini belirten Berivan Gökoğlu Yıldızsoy, "Türkiye'ye döndüğümde peyzaj işini hemen faaliyete geçiremedim. Rahmetlik ağabeyimin hastalık süreci ve vefatı ile bir çöküntü yaşamıştık. Daha sonra Berivan Peyzaj Ziraat olarak şirketimizi kurduk. Çok yorulduk belki ama çok güzel başlangıçlarla start aldık.”

 

İLKLERİ HAYATA GEÇİRDİK

Firma olarak ilkleri hayata geçirmeye özen gösterdiklerini belirten Gökoğlu Yıldızsoy, “Güneydoğu'da olmayan peyzaj çalışmaları uyguladık. Yapıların dış yüzeyini  duvar kaplama yöntemi uygulayarak bitkilerle donattık. Mesire alanı çalışmalarımız oldu.  Başlangıçta hedefimiz sadece Şanlıurfa’ya hizmet etmekti. Ancak, zaman içinde Türkiye’nin her yerinden talep almaya başladık. Tercih edilmemizin sebebi ise sektörümüzde fark yaratmamızdı. Tüm dikkatleri üzerimize çekmeyi başardık” dedi.

 

İŞ HAYATINDA KADIN OLMANIN ZORLUKLARI

Gökoğlu Yıldızsoy, peyzajın sadece bir çim tohumu ekmek ya da bir ağaç dikmeden ibaret olmadığını, bütünsel bir yaklaşımı ifade ettiğini belirterek, şöyle konuştu:

“Seçtiğim meslekten dolayı çok zorluklar yaşadım. Çünkü ziraat denilince hiçbir zaman bayan akla gelmezdi. Hani nasıl inşaat mühendisi, makine mühendisi hep erkeklerden oluyorsa, ziraat mühendisine de öyle bakılıyordu o yıllarda. Mesela ilk kez bir çiftçinin yanına gittiğimde, beni muhatap bile almamıştı. Sen ne anlarsın kadın başınla der gibi garip garip yüzüme bakmıştı. 

Diyarbakır’da bir tarım kuruluşunda  çalıştığımda şantiye şefliği yapıyorum. Vali bey gelmişti baktım işçilerim çağırıyor. Şantiye olunca biz çok rahat  giyim tarzıyla  dolaşırdık. Gittim “buyrun sayın valim” dedim. Sekreter hanım ben müdürü çağırdım sizi değil dedi. “Sayın valim buranın müdürü benim” dediğimde ise şaşırmıştı.”

Meslek hayatı boyunca yaşadığı hiçbir zorluğun kendini yıldırmadığını, tam aksine daha çok başarıya teşvik ettiğini belirten Berivan Gökoğlu Yıldızsoy, artık Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nde de, kız çocuklarının fırsat verildiğinde neleri başaracağına herkesin tanık olduğunu sözlerine ekledi.