Milletinin Vicdanında Bu Dava Kapanmayacak

AHA TEKİRDAĞ-Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Merhum Muhsin Yazıcıoğlu davası ile ilgili olarak Çorlu'da BBP ve Alperen Ocakları tarafından protesto yürüyüşü yapıldı. Çorlu Adliyesi önüne siyah çelek bırakıldı.

BBP Genel Başkan Yardımcısı bayram Karacan Çorlu Adliyesi önünde Polis ile partililer arasında çıkan arbede de “Aramızda partilimiz olmayıp sadece provokasyon için gelenler olabilir. Dikkatli davranın ve taşkınlık yapmayın” şeklinde uyarıları ve Polis ile partililerin sağ duyulu davranışı provokasyonu önledi.

 

  Süleymaniye Camiindeki öğle namazından sonra toplanan BBP liler ve Alperen Ocaklarına mensup kişiler, sloganlar eşliğinde Çorlu Adliyesine yürüdü. Adliye önünde yapılan basın açıklamasını BBP Genel Başkan Yardımcısı Bayram Karacan okudu. Adliye önünde basın açıklamasından önce mini bir tiyatro sergilenerek Muhsin Yazıcığolu dosyasındaki gelişmeler anlatıldı. Basın açıklamasına;  BBP Genel Başkan Yardımcısı: Bayram Karacan, BBP MKYK üyesi: Tolga Aral, BBP Tekirdağ İl Başkanı: Turan Demircan, İstanbul İl Başkan Yardımcısı: Salim Ethem Mican, BBP Çorlu İlçe Başkanı İsmail Ceylan,  Pendik ve Gaziosmanpaşa Alperen Ocakları, Çerkezköy Alperen Ocakları Başkanı: Ahmet Macit ve partililer katıldı.

 

Çelenk koyma tartışması büyümeden önlendi!

 

Büyük Birlik Partisi tarafından Çorlu adliyesi önünde düzenlenen basın açıklamasından sonra partililer siyah çelengi Adliye girişindeki merdivenlerin hemen altına koyacaklarını görevli Polislere iletti. Polis amirlerinin buna izin vermemesi sonucu, Partililer ve Polisler arasında zamanla dozajını aşan arbede yaşandı. Kısa arbede esnasında Genel Başkan Yardımcısı Bayram Karacan sürekli mikrofonda partilileri sakinleştirip, her hangi bir provokasyona gelmemeleri konusunda uyardı. Emniyet mensuplarının da sağ duyulu davranışı olayların daha da fazla büyümeden önlenmesinde etkili olurken, BPP lilerin sürekli birbirlerini sakin olmaları için uyarmaları dikkatlerden kaçmadı. Yapılan görüşmelerin ardından BBP  Genel Başkan Yardımcısı Karacan ve Çorlu İlçe Başkanı İsmail Ceylan siyah çelengi Adliye merdivenleri önüne bıraktı. Basın açıklamasından sonra BBP yöneticileri Emniyet mensuplarına teşekkür ederek, adliye önünden ayrıldı.

 

Bu Dava Burada Bitmeyecek!   

 

BBP Genel Başkan Yardımcısı, Bayram Karacan Çorlu Adliyesi önünde yaptığı basın açıklamasın da;  “Sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla, hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum. Şehit liderimiz Muhsin Başkanımızı rahmetle, minnetle ve hasretle yad ediyorum. Değerli dava arkadaşlarım, sevgili Alperenler Büyük Birlik Partililerin ve Alperenlerin önemli ve sembol mekanları vardı. Mesela Mamak, acının, işkencenin, zulmün timsali olmakla beraber, tutsaklıktan bir kahramanlığın nasıl çıktığının ve Yusuf’ça bir duruşun ifadesidir bizim için. Sivas’ın hareketimizin Söğüt’ü olması hasebiyle bizim açımızdan ayrı bir yeri vardır. Keş Dağları, bizim için ilahi vuslatın simgesi olmakla beraber, sonsuz bir acının ve soğuktan buz kesmenin adıdır bizim için. Tacettin Dergahı, Bizim için önceden de çok önemliydi fakat Muhsin Başkanımızı yüreğine saklayalı beri, bambaşka bir mana daha yüklendi ve dünyanın dört bir tarafından yolu Ankara’ya düşüp de, kalp atışlarında Allah’ı Zül Celal’ı tespih edenlerin uğramadan geçemedikleri bir yer oldu.Maraş, Maraş her dilimize düştüğünde Sütçü İmam Atamızı rahmetle yad etmekle beraber, adaletin tecelli etmesi ve kapkara sırların aydınlığa erişmesi için yollarına düştüğümüz ve her vardığımızda da adaletiyle maruf Hz. Ömer Efendimizi hatırlayıp iç geçirdiğimiz bir şehir olacak bizim için. Ve bu gün buluştuğumuz Çorlu, Milletin vicdanının da kapanıncaya kadar açık kalacak olan Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun ve yol arkadaşlarının şehit edildiği davanın kapatılması karşılığında verilen bedelin adı olarak hep hatıralarımızda kalacak. Evet ey efendiler,

Ey bugünün saraylıları, Bugünün güçlü, kudretlileri, Ne yaparsanız yapın, millet vicdanın da açık kalan bu dava, millet vicdanında kapanıncaya kadar, sizin gücünüz ve kudretiniz bu davayı kapatmaya yetmeyecek. Bugün burada toplanan bizler ve burada olamayıp da kalbi bizimle olanlar buna müsaade etmeyeceğiz. Yarın da oğullarımız ve kızlarımız bu davanın takipçisi olacaklar.

 

  Bu davayı kapatamayacaksınız, Türkiye’nin orta yerinde, 46 saat boyunca helikopter enkazına ulaşamamanızın gerekçelerini bizim anlayacağımız şekilde bize anlatmadan bu dava kapanmayacak. Kurtuldu geliyor, şuuru açık, kaburgasında ve ayağında kırık var açıklaması ile nasıl bir operasyon yapıldığını öğrenmeden ve bu operasyonun faillerini ortaya çıkarmadan bu dava kapanmayacak. Yaklaşık 2000  metre yüksekte, oksijenin en bol olduğu bir yerde, şehit genel başkanımızın ve yol arkadaşlarının kanlarındaki karbonmonoksit değerlerinin yüksekliğinin gerekçelerini bize, ilmi delilleri ile ikna edecek şekilde açıklamadan bu dava kapanmayacak. Helikopter düştükten yaklaşık iki buçuk saat sonra, enkazın olduğu bölgeye inen iki tane skorsky helikopterin orada ne yaptıklarını öğrenmeden bu dava kapanmayacak.

Helikopter düştükten yaklaşık iki saat sonra, düştüğü bölge TİB tarafından nokta olarak bildirilmesine rağmen, 46 saat boyunca başka yerlerin niçin arandığını bize makul ve mantıklı bir şekilde açıklamadan bu dava kapanmayacak. Helikopterin düştüğü dakikalar içerisinde, uzmanların böyle bir şey mümkün değil dediği halde, dört dakika boyunca radarların kapanmasının gerçek sebebi veya radarlar kapanmadığı halde böyle bir açıklama yapmanıza neden olan asıl gerekçe ortaya çıkmadan bu dava kapanmaz. Yaklaşık 5 saat boyunca telefonla çok net bir şekilde konuşarak, helikopterin düşmesi ile ilgili bütün dünyayı bilgilendiren İsmail Güneş’in çenesinde ve iki kaburgasında kırık olduğu halde nasıl ses kayıtlarında olduğu netlikte konuştuğu açıklanmadan bu dava kapanmayacak.

 

  Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün keçiler sökmedi ya diyerek, helikopterin düşme sebebini aydınlatabilecek cihazların, özel teçhizatlı askerler tarafından niçin söküldüğü aklımızla dalga geçilmeden açıklanmadan bu dava kapanmayacak. Helikopterin düşmesi halinde, ister denizin altında, ister dağın başında sinyal vermesi gereken ELT cihazının niçin sinyal vermediğinin daha fazla komiklik yapmadan, açıklanmadan bu dava kapanmaz. Kaza Kırım ekibi, bölgeye niçin helikopterin kiralandığı şirketten bir yetkili ile beraber gitti? Bu beraber gitmenin sebebi ve ELT cihazı ile ilgisi olup olmadığı bize makul bir şekilde izah edilmeden bu dava kapanmayacak. Kaza kırım komisyonunun niçin yönetmelikte yazdığı şekilde kurulmadığı bize izah edilmeden bu dava kapanmayacak. Almanya’dan getirdiğimiz özel kaza kırım uzmanını, uyarılarımıza rağmen yanınıza almadan enkazın başına gitmenizi ve enkazı kaldırmanızı ve enkazın olduğu bölgeyi niçin süpürdüğünüzü açıklamadan bu davayı kapatamayacaksınız. Almanya’dan getirttiğimiz kaza kırım uzmanını özel bir odaya alıp saatlerce görüşme yaptıktan sonra, uzmanın kaçarcasına ülkemizden niçin ayrıldığını ve anlaşmış olduğumuz ücreti dahi almayı reddetmesini bize açıklamadan bu dava kapanmayacak. Devletin bütün imkanlarına ve güya binlerle ifade edilen arama kurtarma ekiplerinin aramalarına rağmen  enkaza ulaşamayıp, bölgede yaşayan sekiz on tane köylü vatandaşımızın iptidai imkanlarıyla enkazı bulmasının sebebi bize anlatılmadan bu dava kapanmayacak. Enkaza ulaşan köylülerin cep telefonlarının toplanarak hafıza kartlarının telefondan alınmasının inandırıcı bir gerekçesi bize anlatılmadan bu dava kapanmayacak.

 

  Devlet denetleme kurulunun yaklaşık 800 sayfa olarak hazırladığı ve yukarıda saydığımız  şüphelerimizi ete kemiğe büründürerek somut hale getiren rapor açıklandıktan birkaç saat sonra, raporu henüz okumadan “kazadan kaza çıkarmayın” açıklamasını yapan dönemi Ulaştırma Bakanı’nın neyi ve niçin örtmek için bu açıklamayı yaptığını bize açıklamadan bu dava kapanmayacak.  Kaza kırım raporu ile Devlet denetleme raporunun birbirini yalanlarcasına zıt tespitlerde bulunmasının mantıklı bir izahı bize yapılmadan bu dava kapanmayacak, ve de bu davaya bir şekilde adı karışıp da, bize ve aziz milletimize göre menfi anlamda davayı etkileyenlerin bırakın bir kovuşturmayı, soruşturmayı, yargılamayı jet hızıyla terfi etmelerinin arkasında ki gerçek sebebi bize açıklamadan bu dava kapanmayacak.

“Bulundu, getiriliyor” diyen Kayseri Valisi Danıştay üyesi yapıldı, Kahramanmaraş Valisi önce Kamu Güvenliği Müsteşarı ardından büyükelçi yapıldı. Kayseri Valisine “bulundu, geliyor” istihbaratını ulaştıran Dönemin Kayseri Emniyet Müdürü hakkında başka şaibeler de olmasına rağmen önce Ankara Emniyet Müdürü yapıldı, ardından Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanı olarak atandı. Beş yıl gibi bir zamanda özel yetkili savcılar tarafından hazırlanan yaklaşık 130 klasör bilgi belgeye rağmen üç ay gibi kısa bir zaman da takipsizlik kararı veren Kahramanmaraş savcısı terfi ettirilerek Çorlu Başsavcısı yapıldı Takipsizlik kararına yapmış olduğumuz itirazı dikkate alarak, takipsizlik kararını kaldıran Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi ise daha alt seviyede bir görev ile görevlendirilmiştir. Buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum. Kamuda çalışıp da uzun zamandan beri terfi bekleyen bütün bürokratlara buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum. Beklediğiniz terfi bir türlü gelmiyorsa, Şehit Muhsin Yazıcıoğlu davasına herhangi bir şekilde bir çomak sokarsanız hemen müjdeli haberi alabilirsiniz. Bu arada hangi kurumda çalışmanız önemli değil. Tarım Müdürlükleri, Sağlık Müdürlükleri hatta Köy Hizmetlerinde bile çalışsanız fark etmez. Tecrübe edilmiştir. Kesin sonuç. Sözlerimi bitirirken, tekrar olacak ama biz Büyük Birlik Partililerin, Alperenlerin ve Büyük Türk Milletinin vicdanında bu dava kapanmadıkça, siz bu davayı kapatamayacaksınız” dedi.

 

Haber: Abdurrahim Yıldırım